HAYAT BİLGİSİ
Yine zelzeleler başladı beynimde,
Sallandıkça gözlerim, dağılıyordu etrafa,
İçim içime sığmıyordu, sevinç dışıydı bu defa.
Hani insan sevinince içi içine sığmaz ya, bu öğle değildi işte,
Çelişkiye düşürüyor, saçma sorular işliyordu beynimin çatlayan yerine,
" Acaba gerçekten de içimiydi içime sığmayan..."?
Artçı şoklarla sarsılıyorum her vurulduğumda,
İnsan hep darbe yedikten sonra mı akıllanır?
Galiba öyle, bu tür durumlar yumurta misalini de anımsatmıyor değil.
Nereye gidiyoruz, ne yapmaya çalışıyoruz anlamıyorum,
Hayır anlamaya çalışıyorum, bu sefer de anlamaya çalıştığım şeyi bulamıyorum.
Yok olmaya yüz tutmuş, nesli tükenmek bilmeyen nesilsizler oluyoruz,
Babalarımızdan az çok sevgi, saygı konularını anlatan etütler alırdık,
Kitapları andıran dedelerimizin sayfalarını karıştırır,
Türlü türlü ansiklopedik bilgiler toplardık.
Kızıldığı vakit, bizde pancar gibi kızarırdık,
Nasihat ettiklerinde, kimi sözleri dinler,
Kimilerinde ise reklâma girer, yerdeki halı desenlerini incelerdik,
Onay isteyen bir soruyla karşılaştığımızda, sessizce başımızı sallardık.
Çünkü utanıyoruz ve utanıyorum.
Ama şimdi daha da çok utanıyorum;
Büründüğümüz kılıktan, yaşadığımız hayattan,
Hiç olup, kendini adamdan sayanlardan.
Hani derler ya " fasulye de kendini nimetten sayarmış, " aynen öyle.
Çirkinlikler, hata sınıfından çıkıp, alışkanlığa dönüşmüştü,
Sanki sıradan rutin şeylermiş gibi insanlar rahat rahat... Neyse.
Bizimde çirkinliklere çirkinlikle karşılık vermemiz gerekmiyor,
Hiç kimse aynaya bakmaz olmuş, ben yapmam edasına girdikten sonra.
Herkes yalancı olmuş, hatta öyle aşmışlar ki,
Kendi kendilerini bile kandırıyorlar.
Üzüleyim mi sevineyim mi bilmiyorum ama
Üzüldüğüm bir nokta var ki bende bu sınıfın öğrencisiyim herkes gibi.
Geçmeyi istemediğim tek sınıf türü...
Basit dersleri var biliyor musun?
Menfaat bilgisi, yalan eğitimi bir de satış kültürü.
Yeni nesil babalarının haline üzülüyorum şimdiden;
Karıştıracakları manevi kitapları olmayan,
Fakültesiz etüt veren harbi babaları bulunmayan.
Sadece şunu öğrenmek istiyorum;
Bu gidişatın sonu aydınlık mı?
Size soruyorum...
HAKAN ÖZBEK
Yine zelzeleler başladı beynimde,
Sallandıkça gözlerim, dağılıyordu etrafa,
İçim içime sığmıyordu, sevinç dışıydı bu defa.
Hani insan sevinince içi içine sığmaz ya, bu öğle değildi işte,
Çelişkiye düşürüyor, saçma sorular işliyordu beynimin çatlayan yerine,
" Acaba gerçekten de içimiydi içime sığmayan..."?
Artçı şoklarla sarsılıyorum her vurulduğumda,
İnsan hep darbe yedikten sonra mı akıllanır?
Galiba öyle, bu tür durumlar yumurta misalini de anımsatmıyor değil.
Nereye gidiyoruz, ne yapmaya çalışıyoruz anlamıyorum,
Hayır anlamaya çalışıyorum, bu sefer de anlamaya çalıştığım şeyi bulamıyorum.
Yok olmaya yüz tutmuş, nesli tükenmek bilmeyen nesilsizler oluyoruz,
Babalarımızdan az çok sevgi, saygı konularını anlatan etütler alırdık,
Kitapları andıran dedelerimizin sayfalarını karıştırır,
Türlü türlü ansiklopedik bilgiler toplardık.
Kızıldığı vakit, bizde pancar gibi kızarırdık,
Nasihat ettiklerinde, kimi sözleri dinler,
Kimilerinde ise reklâma girer, yerdeki halı desenlerini incelerdik,
Onay isteyen bir soruyla karşılaştığımızda, sessizce başımızı sallardık.
Çünkü utanıyoruz ve utanıyorum.
Ama şimdi daha da çok utanıyorum;
Büründüğümüz kılıktan, yaşadığımız hayattan,
Hiç olup, kendini adamdan sayanlardan.
Hani derler ya " fasulye de kendini nimetten sayarmış, " aynen öyle.
Çirkinlikler, hata sınıfından çıkıp, alışkanlığa dönüşmüştü,
Sanki sıradan rutin şeylermiş gibi insanlar rahat rahat... Neyse.
Bizimde çirkinliklere çirkinlikle karşılık vermemiz gerekmiyor,
Hiç kimse aynaya bakmaz olmuş, ben yapmam edasına girdikten sonra.
Herkes yalancı olmuş, hatta öyle aşmışlar ki,
Kendi kendilerini bile kandırıyorlar.
Üzüleyim mi sevineyim mi bilmiyorum ama
Üzüldüğüm bir nokta var ki bende bu sınıfın öğrencisiyim herkes gibi.
Geçmeyi istemediğim tek sınıf türü...
Basit dersleri var biliyor musun?
Menfaat bilgisi, yalan eğitimi bir de satış kültürü.
Yeni nesil babalarının haline üzülüyorum şimdiden;
Karıştıracakları manevi kitapları olmayan,
Fakültesiz etüt veren harbi babaları bulunmayan.
Sadece şunu öğrenmek istiyorum;
Bu gidişatın sonu aydınlık mı?
Size soruyorum...
HAKAN ÖZBEK